Hareket halinde olmak biz canlı varlıkların en temel özelliğidir. Haraket edebilen canlılar olarak gelecek ile ilgi sürekli değerlendirmeler içindeyiz. Bunun sebebi yarının bilinmezliği ile baş edebilmektir. Hayatta kalabilmek yarının öngörülebilirliği ile mümkündür. Bu yüzden bilinmezliğe karşı sürekli tetikte olmak tüm canlı varlıkların ortak özelliğidir. Bizi diğer canlılardan ayıran gelişmiş ön beynimiz olumsuz deneyimlere, gelecek kaygılarına ve yarının telaşı ile baş edebilme becerisine sahiptir. İçinde bulunduğumuz durumları değerlendirip bizim için en iyi yolu seçmeye programlı oluşumuz çağın getirdiği sosyal, çevresel, ekonomik problemlere karşı ayakta kalabilmemizi sağlar.
Stres ve Kaygı
Stres tepkisi, hayata devam edebilmemiz için ihtiyacımız olan bir mekanizmadır. Bu tepki algılanan tehlikeli durumlara karşı duygusal olarak gerilmeye ve kaygıya sebep olur. Stres yaratan bir durumla karşılaştığımız da hormonlarımızda birtakım haraketlenmeler meydana gelir. Bunun sonucunda tansiyonumuz artar, kalbimiz hızlı çarpmaya başlar ve daha hızlı nefes alırız. Algılarımız tehlikelere karşı tetiktedir ve bizi riskli durumlarla baş etmeye hazırlar. Bunun sonucunda hissettiğimiz kaygı bizim değerlendirme biçimimize göre “anormal” veya “normal kaygı” olarak adlandırılır.

Normal kaygı, bizim günlük işlevlerimizi yerine getirebilmemiz için güç sağlarken; anormal kaygı, bizi işlevsiz bırakır ve olumsuz duyguları daha yoğun hissetmemize neden olur. Bu iki kaygı türü kişiden kişiye değişir ve gelişimsel ve çevresel faktörlerden oldukça etkilenir. Çözülemeyen ve uzun süreli problemler ile gelen kişiyi mental ve fiziksel yönden yıpratan kronik stres ve kaygı birçok sağlık sorunun sebebi olarak günümüzde gösterilmektedir.

Stresle Baş Etmek
Bedensel ve duygusal yönden yoğun uyarılma durumu ile baş etmek, kişiden kişiye değişen yönemler içerir. Kişiye özgü stres kaynaklarını değiştirmek, tolere etmek ya da kaçınma amacı ile dış kaynaklı olumsuz olaylara karşı verilen tepkileri olumlu tutabilmek, baş etme mekanizmalarını oluşturur. Yapılan araştırmalarda stresle baş etmek için duygu odaklı ve problem odaklı iki tür tanımlamışlardır. Problem odaklı başa çıkma, bunaltıcı ve tehdit edici olaylara karşı somut adımlar atmayı ve problemle doğrudan meşgul olmayı içerir.
Amaç problemin çözülerek stres faktörü olan problemi ortadan kaldırmaktır. Duygu odaklı başa çıkma; strese karşı olumsuz duyguları azaltma çabasıdır. Bu yaklaşımda probleme odaklanmaktansa, strese karşı olumsuz duyguları azaltmaya odaklanılır. Durumu gerçekliğini yadsıma, sorundan uzak durmak ve kaçınmak ve sosyal ortamlarda bunu paylaşarak duygu yoğunluğunu azaltma gerçekleştirilir.
Stresle Dans Etmeyi Öğrenmek
1- Öğrenme şeklinizi değiştirin
Hayatta yürümeyi öğrendiğimiz gibi duyguları da deneyimleyerek öğreniyoruz. Beynimiz öğrendiğimiz becerileri kaydedip, öğrendiklerini kullanabilmeye programlanmıştır. Öğrendiğimiz bilgilere deneyimde diyebiliyoruz. Duygulara karşı geliştirdiğimiz tepkiler de deneyimlerimiz sonucu oluşuyor. Strese karşı verdiğimiz tepkilerin farkına varabilmek düzenleme yapmamıza ve tepkilerimizi eğitebilmemizi sağlayacaktır.


2- Problemlerinizin sebeplerini araştırın
Stresin kaynağı olan problemlerinizin sebeplerini araştırarak, deneyimlerinizi analiz etmeyi ve bu durumu nasıl daha iyi bir yere taşıyabileceğinizi belirleyebilirsiniz. Yaşadığınız şeyin bir travma mı yoksa anlık duygu düzensizliği olup olmadığını belirlemek sizler için yol gösterici olacaktır.
3- Nefes almayı unutmayın
Canlıların var olabilmesi için zorunlu olarak solunum yapmaları gerekmektedir. Derin nefesler almak, hücrelerimize oksijenin daha derin nüfuz etmesini sağlar. Günlük hayat içinde kısa ve yetersiz nefes almak daha yorgun, bitkin ve stresli hissetmenizin sebebi olabilir. Yapılan araştırmalar derin nefesler almanın, stres ile beraber salgılanan kortizol hormonu üzerinde düzenleme yaptığını göstermektedir.
4- Meditasyon yapın
Modern hayata ile hayatımıza giren meditasyon anda kalıp, olumlu olumsuz demeden düşüncelerimize odaklanmayı gerektiren bir prensiptir. Duyguların ve olaylara verdiğimiz tepkilerin farkında olmak, onları yönetebilmemizi de kolaylaştırır. Yapılan araştırmalar düzenli meditasyon yapmanın uyku kalitesini arttırıp, stres faktörleri ile tutarlı baş etme mekanizmaları geliştirmemize yardımcı olduğunu göstermiştir. Olumsuz bir olay yaşadığınızda bir an durun ve gözlerinizi kapayın. Derin nefesler alın. Yaşadığınız duygunun içinde kalın ve yaşadığınız problemi kavramsallaştırmaya yoğunlaşarak, size neyin iyi gelip gelmeyeceğini analiz etmeye çalışın.


5- Sağlıklı beslenin ve spor yapın
Vücudunuz ile uyumlu besinler tüketmek sizin daha enerjik olmanızı ve daha berrak düşünebilmenizi sağlayacaktır. Tüketilen besinlerin kimyasal dengesizlik yaratması zihin bulanıklığına ve sağlıklı düşünememenize sebep olabilir. Katkı maddeleri içeren besinlerin çoğu vücudumuzla uyumlu değildir ve kimyasal dengesizlik yaratırlar. Sağlıklı düşünmek için vücudunuzun kimyasal dengesinin yerinde olduğundan emin olmalısınız. Haraket etmek günlük olarak vücudumuzun sağlıklı çalışabilmesi için ihtiyaç duyduğu bir aktivitedir ve spor yapmak bir haraket etme aktivitesidir.
Nefesinize odaklanmanızı ve nefesinizi düzenlemenizi sağlar. Spor yapmak sizi daha iyi hissettirecek hormonların salgılanmasına da sebep olur. Vücudunuz ile uyumlu besinler tüketmeniz ve günlük olarak yapabileceğiniz bir hareket etme aktivitesi bulmak stresle baş etmenizi kolaylaştırabilir.
6- Bir uzmandan yardım alabilirsiniz
Yaşadığınız stresin büyüklüğü ile baş etmekte zorlanıyorsanız, ruh sağlığı uzmanlarından destek almayı düşünebilirsiniz. Stresin işlevselliğinizde yarattığı yıkıcı etkilerle baş etmek uzun bir bilinçlenme sürecini içerebilir. Stres faktörlerini anlamak ve bunlarla baş etmek için kişisel bakış açıları geliştirmek bir uzman yardım ile işinizi kolaylaştırabilir. Problemi etkisini azaltmak aslında sizin elinizdedir bunu fark edebilmek için yardım alabilirsiniz.
7- 63 gün kuralı
Beyinde yeni bağların oluşması 63 gününüzü alabilir. Edinmek istediğiniz bu stresle baş etme alışkanlıkları için kendinize zaman verin.Yapamıyormuş gibi hissetmek öğrenmenin bir parçasıdır, unutmayın!
