Otizm, sosyal iletişimde bozukluk, dil, konuşma ve sözel olmayan iletişimde gerilik ile birlikte tekrarlayıcı ve basmakalıp davranışlar ile karakterize merkezi sinir sisteminin gelişimsel bir bozukluğudur.
OTİZM BELİRTİLERİ VE ERKEN TANI
Belirtiler genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkmakta ve tüm yaşam boyunca devam etmektedir.
Bebeğin gelişimsel süreçlerini tamamlayamaması, erken tanı açısından kritik öneme sahiptir.
Erken tanıda dikkat edilmesi gerekenler :
1.ay › yüze bakma
2.ay › gülümseme
2-3. ay › obje takibi
2-6..ay › sesli uyaranlara tepki
3-6.ay › kavrama becerileri
4-7.ay › yüz ifadelerini ayırma
6. ay › heceler
7. ay › konuşma seslerini taklit
8-10.ay › bakım verenleri tercih etme
12. ay › bakım verenden ayrılmaya tepki yoksa bir uzman tarafından bebeğin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Belirtiler ile birlikte davranış problemleri de ortaya çıkmaktadır:
-öfke nöbetleri ve bağırmalar
-çevresine zarar veren davranışlar
-kendine zarar veren davranışlar ve tek tip vücut hareketleri görülmektedir.
Otizm, kronik bir hastalıktır. Tıbbi bir hastalık olup, doğum travması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu bireylerde mental gerilik ve epilepsinin yüksek sıklıkta görüldüğü bilinmektedir. Biliyoruz ki otizmin bazı genetik hastalıklarla da ilişkisi vardır ; bireylerin %10-15 inde çeşitli genetik hastalıklar saptanmaktadır.

OTİZMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Son yıllarda otizm oranında artış, kalıtsal olmayan risk faktörlerinin üzerinde önemli tartışma başlatmıştır. Yapılan çalışmalarda da bu risk faktörlerinin önemli bir kısmını prenatal dönemde etkili olduğu görülmektedir. Prental dönemdeki ilaç kullanımı, kızamık, suçiçeği gibi hastalıklar, genel anestezik ilaçların, tava travmalarının ve geçirilen enfeksiyonların , kimyasal maddelerinin otizim için risk faktörleri olduğu saptanmıştır.
Otizm kalıtım modeli hakkında yapılan incelemelerde, araştırmacılar sırası ile babadan erkek çocuğa geçişin olduğunu, daha sonraki çalışmalarda ise otizmin, çok sayıda genin olaya katılması ve de çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıktığı görülmüştür.
Bu araştırmaların sonucunda otizmin eşik değerli çok faktörlü genetik bir hastalık olabileceği sonucuna varılmıştır.
OTİZM VE BESLENME ALIŞKANLIĞI
Otizmli çocuklar sağlıklı çocuklarla karşılaştırıldıklarında aynı gelişim özelliklerini göstermedikleri ve duyusal olarak farklı olduğunu biliyoruz bununla birlikte besinlere yaklaşımları da farklı olmaktadır. Çocuklar, çiğneme güçlüğü, takıntılı yeme davranışı gibi davranışlar görülmektedir. Ebeveynler bu soruna çözüm aramaktadırlar.
Araştırmalar, glütensiz-kazeinsiz diyeti, ketojenik diyeti ve özel karbonhidrat diyeti gibi özel diyetler önermektedir. Ancak otizmi tedavi edebilecek belirli bir diyet müdahalesinin olmadığı, bazı özel diyet uygulamalarının ve takviyelerinin otizm semptomlarını hafiflettiği bilinmektedir.
KAYNAKÇA:
https://www.otizmvakfi.org.tr/
YÜKSEL, A. (2005). Otizm genetiği. Cerrahpaşa Tıp Dergisi, 36(1), 35-41.
Seda, Ö. N. A. L., & Aslı, U. Ç. A. R. (2017). Otizm spektrum bozukluğu tedavisinde beslenme yaklaşımları. Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi, 6(1), 179-194.
[…] çalışmalar DEHB (dikkat eksikliği ve hiperaktivite) tanısı almış çocukların ve Otizm Spektrum Bozukluğuna sahip çocukların ağır yorgandan olumlu yönde etkilendiği […]